Seoul Korea

Seul

By Cem Koç

Bunu E-postayla Gönder BlogThis!X'te paylaş Facebook'ta Paylaş Pinterest'te Paylaş

Ana Sayfa

Seul

Bu Blogda Ara

Ana Sayfa

Gwandhwamun Gate

Uzun zaman öncesinden sakura zamanı Osaka’da olmak için bilet almıştık. Yolculuğa 15 gün kadar kala THY nın Osaka uçuşlarını epeyce zaman önce kaldırdığını öğrendik. (Bize mesajla veya başka bir şekilde haber verilmemiş olması da ilginçti.) Bu durumda bilet ücretimizi geri almak istemediğimizden , önerilen uçuş seçeneklerinden Osaka’ya coğrafi olarak en yakın konumdaki Seul’ü tercih etmek durumunda kaldık. Bu şekilde hesapta olmayan Seul yolculuğumuza yaklaşık 10 saatlik İstanbul-Seul uçuşuyla başladık. Seul İncheon havaalanında uçaktan inip terminal binasına giriş yaptıktan sonra işlemlerin yapılacağı bölüme trenle gidiliyor. İyi işleyen bir havaalanı. Pasaport işlemlerimiz son derece çabuk halloldu. Kore Türkiye vatandaşlarından vize istemiyor. Pasaport göstererek giriş yapabileceğiniz ülkelerden birisi. Parmak izi ve fotoğraf aldıkları makine komutları Türkçe sesli olarak veriyor bu çok güzeldi. Biz uçakta doldurmuştuk ama ülkeye girişte verilmesi gereken formların doldurulması için ayrılmış masalara boş formlar ve formların doldurulmasına dair bilgiler yanında yeterli miktarda kalem koymaları garip değil ama çeşitli numaralarda çok sayıda gözlük koymuş olmaları hizmette gelinen son noktayı göstermesi açısından kayda değerdi.

T-Money kart otomatı

Bavullarımızı da alıp çıktıktan sonra turist danışmaya gideceğimiz oteli ve ulaşım seçeneklerini sorduk. Çok ayrıntılı olarak , nerdeyse anlamamanın mümkün olmadığı şekilde, harita üzerinden tarif ettiler. Otelimize kolayca geldik. Arex isimli bir tren ve bunun iki farklı tarifesi mevcut. Ekspres olanın tek yön bilet fiyatı 8.000 won, all stop olarak adlandırılanı ise 4.250 won. Buna 500 won depozit ilave ediliyor. Bilet makineden alınıyor. Turnikeden geçilerek giriliyor. Çıkışta da turnikeden çıkıldığı için bileti saklamak gerekiyor. Çıkışta depozit iade makinelerine kartı (bileti) soktuğunuzda 500 wonu iade ediyor. Tren istasyonu, terminal binasından çıkışta tam karşıda, “airport railroad” yön levhalarını izleyerek kolayca ulaşılabiliyor. Biletler makinelerden alınıyor. Bir de otobüs seçeneği var.15.000 wonmuş.

T-Money kart (kutusu)

Metroda normal mesafeler için tek yön ücreti 1.350 won. Metro ulaşım sisteminde bir de T-Money Card dedikleri bir seçenek var. Biz bundan aldık ama çok avantajlı değil. Şöyle ki 3000 won kart için veriliyor. Ayrıca metroyu kullanmak için para yüklemesi yapılıyor. 1.350 wonluk mesafe için T-Money Card’dan 1.250 won düşüyor. Yani sağladığı avantaj 100 won. Bu hesapla karta verilen 3000 wonu çıkartıp kazançlı olması ancak 31 inci binişten itibaren geçerli olabilir. Peki bu 3000 won nedir denecek olursa, bazı yerlere girişte küçük indirimler sağlıyormuş. 3000 wonu bu indirimler karşılığı olarak düşündükleri için bu kartta ayrıca depozit yok, iadesi de söz konusu değil.

Seul Station , havaalanı treninin son durağı. Buradan diğer hatlara aktarma yapılıyor. Aldığımız Arex bileti 1 ve 4 nolu metro hatlarında da devam etme imkanı veriyor. Otelimize bu şekilde geldik. Metro istasyonları geniş alanlara yayıldığı ve çıkışları farklı ve araları hayli mesafeli olduğu için çıkış numaralarına dikkat etmek gerekiyor. Her istasyonun çok sayıda çıkışı mevcut ve bunlar numaralar ile gösteriliyor. Metroyu kullanırken hangi istasyondan gelip gittiğiniz bir yana esas olarak hangi çıkıştan geldiğinize dikkat etmek gerekiyor. Sistem sorunsuz. Yol sormak gerekirse Koreli’ler yabancılara yardım etmek konusunda çok da istekliler.

Ülkenin en güzel yanlarından birisi interneti diyebiliriz. Otellerde, kafelerde, müzelerde internet çok güçlü ve sorunsuz. Bir çok yerde de şifresiz olarak kullanıyorlar.

Japonya’da olduğu gibi burada da elektronik dijital, ısıtmalı , çeşitli yıkama ve kurutma seçenekleri olan klozetler kullanılıyor. İşi iyice ilerletmişler. Dijital göstergeler, kumanda panelleri filan.

Lotte isimli büyük bir mağaza Myeong-dong’un hemen yanı başında. Zemin katında çok geniş ve zengin bir gıda bölümü var. Ürünler çok kaliteli ancak pahalı. Mağazada gereğinden fazla personel çalıştırılıyor gibi. Her tezgahta 3-4 çalışan var. İnsanın gözüne hemen takılıyor ve aslında biraz da rahatsız edici sayılabilir. Bu kadar çok personelin bulunduğu bir mağazada insan rahat dolaşamıyor. Neye bakmaya kalksak hemen gelip ilgilenecek birisi oluyor ve o vaziyette aşırı bir ilgi altında dolaşmak da pek rahat olmuyor.

Myeongdong Theater

Seul City Hall’a ve yanıbaşındaki Seul Palaza’ya gelindiğinde Deoksugung sarayına varılmış oluyor. Giriş 1.000 won. Ancak 4 sarayı ve bir tapınağı kapsayan bir bilet kombinasyonunu (Royal Palace Pass) 10.000 wona satıyorlar. Bu bilet alındığı günden itibaren 3 ay geçerli oluyor ve Gyeonbokgung, Chandeokgung , Changgyeonggung ve Deoksugung sarayları ile Jongmyo Shrine’ e girişi kapsıyor. Biz bu bileti aldık ama şehirde kalış süresine bağlı olarak sarayların hepsini birden gezmeye gerek olmadığı da düşünülebilir.

Gyeongbokgung Sarayı oldukça büyük. Buraya Deoksugung yönünden gidecek olursanız yürüyerek gitmenizi öneririz. Böylece Amiral Yi Sunshin ve Kral Sejong’un heykellerinin de yer aldığı Gwanghwamun meydanından da geçmiş olursunuz.

Sarayların en büyüğü Changdeokgung da yine kuzeyde Gyeongbokgung’un sağında yer alan Bukchon Hanok Village’nın doğusunda uzanıyor.

Bukchon’a Anguk istasyonu 2 nolu çıkışından gidiliyor. Sabah gittiğimizde polisler vardı. Önce ne olduğunu anlamamıştık. Sonra yürürken önünden geçtiğimiz büyük binanın Seul Adalet sarayı olduğunu öğrenince jetonumuz düştü. Bir gün önce oğlumuz eski cumhurbaşkanının yolsuzluk sebebiyle tutuklandığını bildirmişti. Onu adliyeye getireceklerdi herhalde. Nitekim ilerleyen saatlerde polisler birer birer değil, 10 lu 20 li gruplar halinde yığılmaya başladılar. Çok sayıda polis otobüsü çok sayıda polis aracı gelmişti.

Bukchon Hanok Village

Bukchon’da yine Hanok kıyafetleri kiralayan mağazalar var ve buralılar çok rağbet ediyorlar. Kızlı erkekli giyinip kuşanıp (altlarındaki lastik ayakkabılar sakil dursa da) bu şekilde dolaşıyorlar. Bukchon’dan çıkıp hemen yanındaki Changdeokgung sarayına bu şekilde giyinmiş kalabalık bir grup ile birlikte girdik. Sarayda girişin hemen az ilerisinde tur buluşma noktası var. Burada beklerseniz saati geldiğinde bir rehber eşliğinde sarayı gezebiliyorsunuz. Ücretsiz. Ancak rehbersiz gezmek de mümkün. Ne var ki Secret Garden bölümüne ancak grup ile ve rehber eşliğinde girilebiliyor. Her iki tur için de kayıt olmak zorunluluğu yok. Saatinde orada olmak yeterli. İngilizce turların saatleri biraz aralıklı. Biz bahçeyi bir Kore grubuna takılarak dolaştık. Sarayı oluşturan binalar etkileyici ancak içlerinde eşya yok gibi. Yalnızca binalar görülüyor. İçleri boş. Bir de insanı rahatsız eden şöyle bir şey var ki, tüm sarayların neredeyse tüm binalarında aynı bezemeler, aynı motifler kullanılmış ve hepsi de yeni yapılmış. Adeta aynı ihale ile yaptırılmış gibi. Bu da zaten benzer formda olan bütün binaların birbirinin aynısı gibi görünmesine sebep oluyor. Biz 4 saray ve bir tapınağı ziyaret imkanı veren bir kombin bileti 10.000 wona almıştık. Ancak tüm sarayları gördükten sonra rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki, tek bir sarayı gezmekle yetinmek de son derece mümkün. Changdeokgung ve Gyoonbokgung sarayları girişi 3.000 won Deoksugung ile Changgyeonggung sarayları giriş ücreti 1.000 won. Askerlerin renkli kıyafetler ile gerçekleştirdikleri seromoniler sarayların giriş kapılarının dışında yapılıyor. Bilet almadan da izlenebilir.

Gyeongbokgung'dan İnsadong'a doğru..

Dongdeamun Market bölgesinde Hyundai AVM biraz gezinmek biraz oturup dinlenmek için uygun bir yer. Bölge esas itibarıyle tekstil ağırlıklı küçük işletmeler bölgesi. Kanalın güneyinde Pyeonghwa Market diğer kıyısında kuzeyinde ise Dongdeamun Shpping Complex iki ayrı büyük katlı-kapalıçarşı. Bu binalarda yan yana iki kişinin rahatça geçemeyeceği daracık koridorlarda dizilmiş yüzlerce dükkan. Kanalın iki tarafındaki iki büyük binadan başka, çevrede çok sayıda tekstile yönelik dükkan da mevcut.

Yine bu bölgede biraz güneyde Eulji-ro (anacadde) üzerinde National Medical Center isimli tıp hastanenin karşısında hiç umulmayacak yerde yakın mesafede 3 döviz bürosu var. Gördüğümüz kadarıyla Seul’deki en uygun kuru (Myeong-dong dahil) bunlar veriyordu.

Jongmyo Shrine

Jongmyo Shrine Unesco Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Jongmo 3 metro istasyonu daha yakın. İngilizce tur da var. Serbest de gezilebiliyor. Yakınında Jongno Jewelry Shpooing Street olarak adlandırılan mücevher, taş ve kuyumcular bölgesi var.

Jongmyo Shrine

Namdeamun market bölgesi biz İzmir’liler için Kemeraltı, İstanbul’dan bir yere benzetmek gerekirse Mahmutpaşa gibi. Hediyelikçiler de var. Çok yakındaki Sungyemun Gate şehrin surlarında yer alan görkemli bir kapı. Akşam saatlerine kadar girilip altında dolaşılabiliyor. Yine az ilerideki Seul Station şehrin muhtemelen en hareketli bölgesi. Eski istasyon bir kültür merkezine dönüştürülmüş, yanı başında oldukça modern ve içinde çok büyük bir alışveriş merkezini de barındıran yeni bir merkez istasyon yapılmış.

Namsangool Hanok Village denen köy canlandırma alanında evler orijinal mi yoksa aslına sadık kalınarak yeniden mi yapılmış pek belli değil ama yeniden yapılmamış ise de çok ciddi bir yenileme geçirdiği belli oluyor. Güzel bir düzenleme olmuş. Evlerden birisinde yerel Hanok giysileri ile fotoğraf da çekilebiliyor.

Gangnam

Gangnam şehrin yeni ve zengin bölgesi. Burada kadın ve erkeklerin kıyafetleri ilk bakşta fark edilecek kadar değişiyor. (Gangnam Style) Bakımlı şık insanlar. Bir de şu dikkatimizi çekti adeta etraftaki herkes 25 yaş altı yaş grubundaymış gibi. Biz yaşlarda kimseyi görmedik desek yanlış olmazdı. Sinnonhyeon ve Gangnam metro istasyonları arasında kalan caddenin her iki tarafı da son derece hareketli. Canlılık ara sokaklarda da devam ediyor.

Noryangjin Balık Pazarı

Noryangjin balık pazarına, Norgyangjin metro istasyonundan gidiliyor. İstasyondan çıkınca zaten görülebilen yeni binaya doğru ilerleyip sağdan yerin altındaki bir geçitten (üzerindeki metro hattının altındaki bir geçit ile) ulaşılıyor. Bu geçitte de değişik yerel gıda ürünleri satan satış tezgahları var. Balık pazarı deyince ne kadar düşünsek bu kadar temiz bir balık pazarı hayal edemezdik. Birisi eski diğeri yeni yapılmış yan yana iki büyük binada faaliyet gösteriyor. Çalışanların büyük çoğunluğu kadın. Tezgahlar , satıcıların kıyafetleri, yürüme alanları tertemiz. Yürüyen merdivenle çıkılan ikinci katta aşağıdan alınan balıkları da hazırlayabilen balık lokantaları var. Bir kısmı, girerken ayakkabıların çıkartıldığı geleneksel restoranlardan.

Noryangjin balık pazarı

National Museum of Korea ; İchon istasyonunun 11 ve 12 nolu çıkışlarından müzenin önüne çıkılıyor.Giriş serbest. Çok güzel, bakımlı, yeni bir bina. Su otomatları ve oturup dinlenecek alanların çokluğu ve rahatlığı özellikle dikkati çekiyor. 3.katında sade döşenmiş rahat bir kafeteryası da var. Wifi bağlantısı sorunsuz. Zaten Kore’de en çok bunu sevdik, çoğu yerde wifi bağlantısı şifresiz ve çok güçlü. Bu kadar zengin ve ziyaretçilerine rahat bir gezi imkanı sağlayan bir müzenin ücretsiz oluşu çok şaşırtıcı. Şaşırtıcı olan yalnızca o değil, çok sayıda küçük yaşta öğrenci grubunun ellerinde defter ve kalemleriyle başlarında öğretmenleri olduğu halde müzeyi gezip çizim yapmaları, not tutmaları. Bizim turistlerden başkasının girmediği müzelerimiz ile karşılaştırınca önemli bir fark olarak ortaya çıkıyor. 1950 de Türkiye’den çok geri durumda olan bir ülkenin bugün geldiği durumu açıklayabilecek önemli ipuçlarından birisi.

Bongeunsa Budist Tapınağı

Bongeunsa Budist tapınağı ; Bongeunsa istasyonunda inilerek gidilebiliyor. İstasyonun COEX ‘in altında da girişi var. Geçmişi 794 yılına dayanan tapınak geniş bir alana yayılmış durumda. Seul'de gördüğümüz diğer saray ve tapınakların aksine burası her manada yaşayan bir inanç merkezi. Büyük modern bir şehrin içinde bir vaha gibi. Etkileyici. Tam karşısındaki COEX alışveriş merkezi bambaşka bir dünya. Korenin en büyük akvaryumu da burada.

Havaalanı form doldurma masaları

Kore denince Soju’ya özel bir yer ayırmak gerekiyor. Koreli’lerin en çok tükettikleri, bir bakıma “milli içki” leri. İlk gecemizde oturduğumuz barbekü restoranda kişi başı birer soju istediğimizde garson kız ısrarla 2 kişi için 1 tanenin uygun olacağını söylemişti. Gerçekten de masadan sallanmadan kalkmak için bu yeterli oluyor. % 17,5 alkollü, votkayı andıran bir içki. Küçük kadehlerde içiliyor. Sadesi olduğu gibi çok çeşitli aromalıları da mevcut. Neredeyse her yerde de satılıyor. Bu arada şunu da belirtmeli , Kore’de büyük marketlerden ziyade çok sık rastlanan küçük marketler var. Geç saatlere kadar açık oluyorlar.

Changdeokgung Palace Secret Garden

Ewha Womans University, semtin genel havasıyla, üniversitenin tarihi binasıyla ve oldukça değişik bir tasarımı olan yeni binasıyla görülmeye değer. Aynı isimli metro durağında inilerek gidiliyor. İstasyon ile üniversite arasındaki bölge oldukça canlı bir alışveriş bölgesi. Semtte kadınların yoğunluğu hissediliyor. Yalnızca kız öğrencilere açık bu okul 1886 yılında Amerikalı’lar tarafından kurulmuş. Eski binası tepede. Görsel açıdan etkileyici. Ama esas görülmeye değer olanı yeni binası. Aslında bina mı demeli, yoksa bahçe altında yerleşim mi tartışılır. Bina kavramının yaratıcı bir yorumu. Fransız mimar Dominique Perrault'un bir eseri. Son derece değişik bir tasarım.

Changdeokgung Palace Secret Garden

Culture Station Seoul

Myeong-dong’da bazı gazete büfeleri, bazı marketler de geceleri döviz bozuyor. Burada daha ziyade dolar, Japon yeni ve çin yuanı geçiyor. Singapur ve malezyadaki gibi 100 lük takıntıları yok. Küçük banknotları da kabul ediyorlar. Birkaç yere baktık, euro bozmuyorlardı. Gelirken dolarla gelmekte fayda var. Bölgede çok fazla sayıda kozmetik ürün mağazası var. Neredeyse çarşılar kozmetikçi arastası gibi. O kadar çok kozmetik ürünü satılmasına rağmen kadınlara bakıldığında pek faydasını gördüklerini söylemek mümkün görünmüyor. Özellikle cilde uygulanan maskeler peynir ekmek gibi satılıyor olmalı ki vitrinlerde hep ön plandalar. Myeongdong’da çok sayıda döviz büfesi bulunuyor.

Otelde odalarda ve korıdorların sonundaki pencerelerin yanında içinde halatlar bulunan plastik kaplar dikkatimizi çekti. Küçük birer vinç kolunun altında duruyorlar. Tehlike durumunda aşağıya inebilmek içinmiş.

Deoksugung sarayı

Hanok kıyafetli gençler

Bukchon (Buckhon Hanok Village) küçük eski evlerin nispeten korunabildiği bir yerleşim. Özellikle tamamen korunabilmiş yan yana 3 sokaktan oluşan bir bölge ile onun kadar korunmuş olmasa da yine zevkle dolaşılabilen ikinci bir bölge daha var. Her iki bölgede de evler ve yaşayanlar bulunuyor. Kapılara ziyaretçilerin sessiz olmasını isteyen yazılar yerleştirilmiş.

İnsadong çok sayıda mağaza ve restoranın bulunduğu canlı bir bölge ama mağazaların önemli bir bölümü gece kapatıyor. Kore geleneksel el sanatlarının, elişi yerel ürünlerin, özellikle yazı sanatı örneklerinin çokça bulunabildiği bir bölge. Myeongdong’daki gibi gece pazarı görünümünde değil.

Jungbu Market

Kanalın kuzeyinde yer alan Gwangjang Market merkez bölümündeki yemekçi tezgahları gerçekten çok ilginç. Diğer sokak yemekçilerinden farklı olarak çok değişik yiyecekler mevcut. Bunlar Seul’de başka yerlerde görülenlerden daha başka. Daha “Hard” görünümlü. Ne olsa yerim diyebilenleri bile tereddüte düşürecek yiyecekler de var. Tok olduğumuzdan yiyemedik ama denemek isterdik.

Gwangjang Market

Noryangjin balık pazarı-eski bölüm

The War Memorial of Korea National Museum of KOrea’dan iki durak ötede (2,3 km) .(Samgakji metro istasyonu) Oldukça geniş bir alana yayılan binadan ayrı olarak dışarıda yine çok geniş bir alana yayılan uçaklar, tanklar ve hatta bir de gemiden oluşan savaş araçları koleksiyonu yer alıyor. Üç boyutlu canlandırmalar oldukça başarılı. Balmumu heykeller de harika olarak tanımlanmayı hak ediyor. Belli periyotlarda üç boyutlu bir film gösterisi de programa dahil. Saat 18.00 de kapanıyor. Giriş ve üstündeki katta Kore savaşı ile ilgili sunumlar ve objeler yer alıyor. Zemin kat ise Kore savaş tarihine ayrılmış. Türkiye için de önemli bir mekan. 721 kayıpla Amerikalılardan sonra en çok kayıp veren ikinci ülke olmuşuz. Onların kaybı 30 binlerde. İkinci dünya savaşı sonrasının gerginliğinde, soğuk savaşın ilk parlaması olarak , 38.paralelde başlayıp aynı yerde biten anlamsız bir savaş olmuş. Yani sınır değişmemiş, Peki öyle ise bunca insan niye ölmüş ? Cevabı yok.

Buraya yakın mesafedeki Itaewon’da çok geniş alana yayılan bir Amerikan üssü var. Burası yüksek olmayan binaların yer aldığı ancak daha çok sokaklarında yabancıların dolaştığı , Seul’ün başka yerinde görülemeyen pub’ların da yaygın olduğu canlı bir semt.

Soju

Kore Barbeküsü

Myeongdong

Sungnyemun Gate

Lotte

Deoksugung sarayı

Changdeokgung Palace

Gyeongbokgung Palace

Seul

Bukchon Hanok Village

Gyeongbokgung Palace

Jungbu Market çoğu gezi rehberinde yer almıyor. Ama görülmeye değer. Büyük bir Kapalıçarşı. Genellikle kurutulmuş ürünler satılıyor. Ginseng meraklıları varsa burayı mutlaka görmeli. Çok sayıda boy ve çeşitte ginseng yanı sıra boy boy kurutulmuş balıklardan kurutulmuş meyvalara kdar çeşitli ürünlerin yanı sıra yiyecek tezgahları da var. Özel olarak gidilmesi bile bir yerden bir yere giderken yol düşürülürse pişman olunmaz. Biz Dongdeamun Markete giderken yolüstünde rastladık.

Pyeonghwa Market

Changdeokgung Palace Secret Garden

Namdeamun market

Namsangool Hanok Village

Gangnam

National Museum of Korea

Bongeunsa Budist Tapınağı

Ewha Women University

Seul Station

Changdeokgung Palace

Myeongdong katedrali

Noryangjin balık pazarı

Myeondong gece ve gündüz son derece canlı bir bölge. Gecenin geç vaktinde bile tüm mağazalar açık, sokak ortalarında seyyar satıcılar sokak yemekçileriyle tam anlamıyla cıvıl cıvıl.

Myeongdong

Seul

Gwandhwamun Gate

Deoksugung sarayı

Bukchon Hanok Village

Constitutional Court of Korea

National Folk Museum of Korea

İnsadong

Seul

Dongdeamun

Gwangjang Market

The War Memorial of Korea

Admiral Yi Sunshin

Gwanghwamun Square - King Sejong statue

Müzede çalışan öğrenciler

Coex Aquarium

Itaewon Street

Jungbu Market

The War Memorial of Korea

National Museum of Korea

The War Memorial of Korea

Seul

National Museum of Korea

Bongeunsa Budist Tapınağı

Yemek denince barbekü ön planda. Ortasında mangal bulunan masalarda yeniyor. Çoğu restoranın masaları bu şekilde. Kimisi mangal kömürü getirip koyuyor, kimisi gazlı kimisi elektrikli. Eti seçiyorsunuz. Masanızdaki mangalı yakıp etleri kızartıyorlar. Yenecek hale geldiğinde de sizi yemeğinizle baş başa bırakıyorlar. Yanında o kadar çok şey getiriyorlar ki hepsini yiyemiyorduk bile. Etler çok çeşitli olduğu gibi, deniz ürünlüsü bile var. Bıkılacak gibi değil.

Sonuç olarak Seul insanı yormayan, rahat, güvenli, güzel , görmeye değer bir şehir.

Filigran teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.